Mirasın mirasçılara intikalinde külli halefiyet ilkesi
geçerlidir. Miras bırakanın ölümü halinde mirasın aktif ve pasifleri herhangi
bir irade açıklaması olmaksızın mirasçılar tarafından kazanılır. Miras
bırakanın ardında kalan tereke borca batık durumda ise mirası reddetmeyen
mirasçılar bu borçtan kendi malvarlıklarıyla sorumlu hale gelmektedirler.
Terekenin aktifleri pasifleri karşılamaya yetmiyorsa ve bu durum sebebiyle
mirasçılarda bir mağduriyet meydana geliyor ise kanun koyucu bu durumda bazı
şartların varlığı halinde mirasçıları bu mağduriyetten kurtaracak olan hükmen
red karinesini geliştirmiştir.
T.C. YARGITAY 2. Hukuk Dairesi Esas No: 2002/4454
Karar No: 2002/5478 Karar Tarihi: 18.04.2002 MİRASIN REDDİ - MİRASÇI SIFATI İLE
DAVA AÇILMASI - DAVACILARIN MİRASI REDDETMEK HAKKINDAN MAHRUM KALMALARI ÖZET: Davacılar
murise ait Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından gönderilen Haziran 1998 maaşını
aldıkları gibi Mersin İcra Tetkik Mercii Hakimliğinin 1999/926 esas sayılı
dosyasında mirasçı sıfatı ile dava açmışlardır. Bu suretle de alelade idarenin
dışına çıkmışlardır. Medeni Kanunun 550. maddesi şartları oluşmuş ve davacılar
mirası reddetmek hakkından mahrum kalmışlardır. (4721 S. K. m. 610) (743 S. K.
m. 550) Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli
mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle,
evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davacılar murise ait Sosyal Sigortalar
Kurumu tarafından gönderilen Haziran 1998 maaşını aldıkları gibi Mersin İcra
Tetkik Mercii Hakimliğinin 1999/926 esas sayılı dosyasında mirasçı sıfatı ile
dava açmışlardır. Bu suretle de alelade idarenin dışına çıkmışlardır. Medeni
Kanunun 550. maddesi şartları oluşmuş ve davacılar mirası reddetmek hakkından
mahrum kalmışlardır. Davanın reddi gerekirken kabulü doğru değildir.
TMK Madde 599- Mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile
mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar. Kanunda öngörülen ayrık
durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın aynî haklarını,
alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki
zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından
kişisel olarak sorumlu olurlar. Atanmış mirasçılar da mirası, mirasbırakanın
ölümü ile kazanırlar. Yasal mirasçılar, atanmış mirasçılara düşen mirası onlara
zilyetlik hükümleri uyarınca teslim etmekle yükümlüdürler.
Miras bırakanın ölümü ile, vasiyet alacaklıları,
kanuni mirasçıları ve atanmış mirasçıları bakımından bazı sonuçlar ortaya
çıkmaktadır. Kanuni mirasçıları ve atanmış mirasçılar, herhangi bir irade
açıklamasında bulunmaksızın miras bırakanın ölümü ile tereke üzerinde doğrudan hak
sahibi olur iken vasiyet alacaklıları tereke üzerinde doğrudan borç sahibi
olmadığı gibi hak sahibi de olamamaktadır.
TMK m. 641/1’de yer alan “Mirasçılar, tereke
borçlarından müteselsilen sorumludurlar.” Mirasçılar, miras bırakanın borçları
da dahil malvarlığı değerlerini derhal ve kanunen kazanmaları sonucunda,
terekedeki borçlardan o andan itibaren şahsi olarak yani kendi malvarlıklarıyla
sorumlu olmaktadırlar.
Miras bırakan hayatta iken mirasçılık sıfatını
kazanmak istemeyen mirasçılar, sadece mirastan feragat sözleşmesi
yapabilmektedir. Mirası reddetmeleri veya hükmen red talebinde bulunmaları
mümkün değildir.
Hükmen ret, miras bırakanın borçlarını ödemeden aczi
açıkça belli veya resmen tespit edilmiş olması halinde mirasın reddolması
halinde yasal bir karinedir. Hükmen reddedilen mirasın reddi için mirasçının
açık bir irade beyanına gerek bulunmamaktadır.
Mirasın hükmen reddedilmiş sayılması için;
-miras bırakanın ödemeden aczinin açıkça belli olması,
-miras bırakanın ödemeden aczinin resmen tespit edilmiş
olması
-mirasçıların açık veya örtülü olarak mirası kabul
etmemiş olması gerekir.
Terekeye ilişkin dava açılması veya icra takibinde
bulunulması için TMK m. 610/3 “Zamanaşımı veya hak düşümü sürelerinin
dolmasına engel olmak için dava açılması ve cebri icra takibi yapılması, ret
hakkını ortadan kaldırmaz.” hükmü ile mirasçıların terekeye ilişkin haklara
dair dava açabilmeleri ve icra takibinde bulunabilmeleri mümkün hale getirilmiştir.
Tespit
davası, mirasçılar tarafından terekenin borca batık olduğu ve ölüm tarihi
itibariyle miras bırakanın borç ödemekten aciz olduğunun tespiti için her zaman
açılabilir. Tespit davasını açılmasının mirasçılar için hukuki yararları
vardır. Şöyle ki, tespit davasından alınacak karar tereke alacaklarının
mirasçılara karşı yaptığı icra takiplerinde ve açacakları davalarda kesin delil
olarak kullanılabilir. Bunun yanında tereke alacaklıları tarafından mirasçılara karşı
açılmış bir davada, mirasçılar mirasın hükmen reddedildiğine ilişkin itirazda
bulunabilirler. Sonuç olarak mirasçılar mahkemeden
alacakları mirasın reddi kararıyla tereke alacaklılarına karşı doğacak
yükümlülüklerinden kurtulurlar.
Mirasın
hükmen reddinde görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Mirasın hükmen
reddinde yetkili mahkeme, davalının dava tarihindeki yerleşim yeri mahkemesidir
fakat bu yetki kamu düzenine ilişkin kesin bir yetki değildir. Bu sebeple
süresi içerisinde itiraz edilmesi halinde yetki incelenir, tarafların talep
etmemesi halinde mahkemece re’sen göz önüne alınmaz.