TMK md.
185 uyarınca da, “Evlenmeyle eşler
arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, birlikte yaşamak, birbirine
sadık kalmak ve yardımcı olmak, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak
ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle
yükümlüdürler. Eşler birlikte yaşamak, birbirine
sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.” Yine, medeni
kanunun 186. maddesi uyarınca" Eşler
oturacakları konutu birlikte seçerler. Birliği eşler beraberce yönetirler.
Eşlerin evlilik birliğine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile
katılırlar." Kanundan açıkça anlaşılacağı üzere eşlerin evliliğe hem
maddi hem de manevi anlamda katkıda bulunması gerekmektedir. Buradaki maddi
katkı, evlilik ile başlamakta evliliğin bitiminde tarafların maddi durumuna ve
ihtiyaçları olması durumunda, nafakaya dönüşmektedir.
Yetkili mahkeme,
TMK md. 177 uyarınca da, “Nafaka
davasında yetkili mahkeme, taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir”.
Böylece, nafaka alacaklısının ihtiyaç halinde olmakla yeterince mağdur olduğu
düşünülerek daha fazla mağdur olmaması amaçlanmıştır.
Nafaka,
boşanma davası ile birlikte gündeme gelen bir haktır. Eş adına hükmedilen “yoksulluk nafakası”, “tedbir nafakası” ve çocuklar adına
hükmedilen “iştirak nafakası” olmak
üzere üç çeşidi vardır.
Tedbir Nafakası
Tedbir
nafakası için kanuna baktığımızda, eşlerden birinin evlilik birliğinden doğan
yükümlülüklerini yerine getirmemesi, eşlerden birinin haklı nedenle ayrı
yaşaması gibi nedenlerle evlilik birliği devam ederken tedbir nafakası
ödenmesine hükmedilebileceği gibi; boşanma ve ayrılık davalarının yahut
evliliğin mutlak ya da nisbi butlan ile iptali davalarının açılması halinde
yargılama süresince de tedbir nafakası ödenmesine hükmedilebilecektir.
Tedbir
nafakasının hesaplanmasında başlangıç anı, talep tarihidir. Tedbir nafakası
dava açıldıktan daha sonra talep edilse yine talep tarihinden itibaren
hesaplanacaktır. Taleple başlayan tedbir nafakası hüküm kesinleşinceye kadar
devam eder.
Yoksulluk Nafakası
Yoksulluk
nafakası, TMK md. 175’e göre, “Boşanma
yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi
için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir .
Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. ” Kanunda açıkça belirttiği üzere,
yoksulluğa düşecek taraf, yoksulluk nafakası isteyebilir ve bu nafaka talebe
bağlıdır. Talep bulunmaması halinde mahkemece yoksulluk nafakasına
hükmedilmeyecektir. Buna ek olarak maddede nafaka isteyen tarafın kusurunun
daha ağır olmaması gerektiği belirtilmiştir. Yani tarafların kusuru eşit olsa
veya taraflar kusursuz olsa da, yoksulluğa düşecek taraf yoksulluk nafakası
talep edilebilir.
Yoksulluk
nafakası boşanma davasında istenmişse hakim boşanma kararına ek olarak nafakaya
karar verir; nafakanın ayrı bir dava ile istenmesi halinde ise zamanaşımı
itirazı ile karşılaşılmaması için, sonradan açılan davanın boşanma kararının
kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmeden açılmalıdır. Hâkim usulüne uygun
açılmış bir davada esas olarak nafakaya hükmeder.
Yoksulluk
nafakasının hesaplanmasında başlangıç anı, talep tarihidir. Boşanma hükmünün
kesinleşmesiyle ödemeye başlanır.
Nafakanın Ödenme Şekli
TMK
md. 176 uyarınca “Maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun
gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Manevî tazminatın
irat biçiminde ödenmesine karar verilemez. İrat biçiminde ödenmesine karar
verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da
taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın
evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan
kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Tarafların
malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın
artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Hâkim, istem hâlinde, irat
biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın gelecek
yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini
karara bağlayabilir.”
Toptan
ödeme, nafakanın tamamının, para ya da para yerine geçecek ödeme araçlarıyla
bir defada ödenmesidir. İrat olarak ödeme ise nafakanın belirli aralıklar ile
(genellikle aydan aya taksitler halinde) ödenmesidir. Eşler anlaşma yaparak,
nafakanın irat mı toptan mı ödeneceğini kararlaştırabilirler, ancak tarafların
bu tür anlaşmalarının geçerli olabilmesi için hâkim tarafından onaylanması
gerekmektedir. Nafakanın nasıl ödeneceği konusunda taraflar arasında bir
anlaşma yapılmamış veya anlaşma hâkim tarafından onaylanmamış ise ödeme
biçimini kararlaştırma hakim tarafından yapılacaktır.
Hakim
nafakanın nasıl ödeneceğine karar verirken, tarafların tarafların maddi ve
iktisadi durumuna, ödemenin düzenli şekilde sağlanıp sağlanmayacağına göre
nafakanın toptan mı irat şeklinde mi ödeneceğine karar verir.
Nafaka Alacağının Rehni
Rehin
hakkı asıl alacağa bağlıdır. Asıl alacaktan ayrı olarak devredilemeyeceğinden,
ancak rehinli alacak devredilebilirse, devredilebilecektir. Ancak, nafaka
alacağının devri mümkün olmadığından rehin edilmesi de mümkün değildir. Bununla
birlikte, birikmiş nafaka alacakları üzerine rehin tesis edilebilmesi de
mümkündür.
Nafaka Yükümlülüğüne Aykırı Davranmanın
Sonuçları
Nafaka
borçlusu, mahkeme tarafından hükmedilen nafaka borcunu kararda belirtilen
şekilde nafaka alacaklısına ödeme yükümlüğüne aykırı hareket etmesi halinde nafaka
alacağı icra takibine konu edilerek cebri icra yolu ile nafaka borçlusundan
tahsil edilir.
Nafaka
kararı, nafaka borçlusu tarafından temyiz edilse dahi, nafaka alacaklarında
temyiz, kararın icrasını durdurmayacağı için derhal icra işlemlerine
başlanabilecektir.
Nafaka
borçlusu, kararda gösterilen nafaka borcunu ödemezse, nafaka alacaklısının
şikâyeti üzerine İcra ve İflas Kanunu md. 344 uyarınca, 10 günden 3 aya kadar
hafif hapis cezası ile cezalandırılır. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra
kararın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder