Sayfalar

24 Mayıs 2021 Pazartesi

Mirasın Hükmen Reddi

 


Mirasın mirasçılara intikalinde külli halefiyet ilkesi geçerlidir. Miras bırakanın ölümü halinde mirasın aktif ve pasifleri herhangi bir irade açıklaması olmaksızın mirasçılar tarafından kazanılır. Miras bırakanın ardında kalan tereke borca batık durumda ise mirası reddetmeyen mirasçılar bu borçtan kendi malvarlıklarıyla sorumlu hale gelmektedirler. Terekenin aktifleri pasifleri karşılamaya yetmiyorsa ve bu durum sebebiyle mirasçılarda bir mağduriyet meydana geliyor ise kanun koyucu bu durumda bazı şartların varlığı halinde mirasçıları bu mağduriyetten kurtaracak olan hükmen red karinesini geliştirmiştir.

T.C. YARGITAY 2. Hukuk Dairesi Esas No: 2002/4454 Karar No: 2002/5478 Karar Tarihi: 18.04.2002 MİRASIN REDDİ - MİRASÇI SIFATI İLE DAVA AÇILMASI - DAVACILARIN MİRASI REDDETMEK HAKKINDAN MAHRUM KALMALARI ÖZET: Davacılar murise ait Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından gönderilen Haziran 1998 maaşını aldıkları gibi Mersin İcra Tetkik Mercii Hakimliğinin 1999/926 esas sayılı dosyasında mirasçı sıfatı ile dava açmışlardır. Bu suretle de alelade idarenin dışına çıkmışlardır. Medeni Kanunun 550. maddesi şartları oluşmuş ve davacılar mirası reddetmek hakkından mahrum kalmışlardır. (4721 S. K. m. 610) (743 S. K. m. 550) Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davacılar murise ait Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından gönderilen Haziran 1998 maaşını aldıkları gibi Mersin İcra Tetkik Mercii Hakimliğinin 1999/926 esas sayılı dosyasında mirasçı sıfatı ile dava açmışlardır. Bu suretle de alelade idarenin dışına çıkmışlardır. Medeni Kanunun 550. maddesi şartları oluşmuş ve davacılar mirası reddetmek hakkından mahrum kalmışlardır. Davanın reddi gerekirken kabulü doğru değildir.

TMK Madde 599- Mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar. Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar. Atanmış mirasçılar da mirası, mirasbırakanın ölümü ile kazanırlar. Yasal mirasçılar, atanmış mirasçılara düşen mirası onlara zilyetlik hükümleri uyarınca teslim etmekle yükümlüdürler.

Miras bırakanın ölümü ile, vasiyet alacaklıları, kanuni mirasçıları ve atanmış mirasçıları bakımından bazı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Kanuni mirasçıları ve atanmış mirasçılar, herhangi bir irade açıklamasında bulunmaksızın miras bırakanın ölümü ile tereke üzerinde doğrudan hak sahibi olur iken vasiyet alacaklıları tereke üzerinde doğrudan borç sahibi olmadığı gibi hak sahibi de olamamaktadır.

TMK m. 641/1’de yer alan “Mirasçılar, tereke borçlarından müteselsilen sorumludurlar.” Mirasçılar, miras bırakanın borçları da dahil malvarlığı değerlerini derhal ve kanunen kazanmaları sonucunda, terekedeki borçlardan o andan itibaren şahsi olarak yani kendi malvarlıklarıyla sorumlu olmaktadırlar.

Miras bırakan hayatta iken mirasçılık sıfatını kazanmak istemeyen mirasçılar, sadece mirastan feragat sözleşmesi yapabilmektedir. Mirası reddetmeleri veya hükmen red talebinde bulunmaları mümkün değildir.

Hükmen ret, miras bırakanın borçlarını ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş olması halinde mirasın reddolması halinde yasal bir karinedir. Hükmen reddedilen mirasın reddi için mirasçının açık bir irade beyanına gerek bulunmamaktadır.

Mirasın hükmen reddedilmiş sayılması için;

-miras bırakanın ödemeden aczinin açıkça belli olması,

-miras bırakanın ödemeden aczinin resmen tespit edilmiş olması  

-mirasçıların açık veya örtülü olarak mirası kabul etmemiş olması gerekir.

Terekeye ilişkin dava açılması veya icra takibinde bulunulması için TMK m. 610/3 “Zamanaşımı veya hak düşümü sürelerinin dolmasına engel olmak için dava açılması ve cebri icra takibi yapılması, ret hakkını ortadan kaldırmaz.” hükmü ile mirasçıların terekeye ilişkin haklara dair dava açabilmeleri ve icra takibinde bulunabilmeleri mümkün hale getirilmiştir.

Tespit davası, mirasçılar tarafından terekenin borca batık olduğu ve ölüm tarihi itibariyle miras bırakanın borç ödemekten aciz olduğunun tespiti için her zaman açılabilir. Tespit davasını açılmasının mirasçılar için hukuki yararları vardır. Şöyle ki, tespit davasından alınacak karar tereke alacaklarının mirasçılara karşı yaptığı icra takiplerinde ve açacakları davalarda kesin delil olarak kullanılabilir. Bunun yanında tereke alacaklıları tarafından mirasçılara karşı açılmış bir davada, mirasçılar mirasın hükmen reddedildiğine ilişkin itirazda bulunabilirler. Sonuç olarak mirasçılar mahkemeden alacakları mirasın reddi kararıyla tereke alacaklılarına karşı doğacak yükümlülüklerinden kurtulurlar.

Mirasın hükmen reddinde görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Mirasın hükmen reddinde yetkili mahkeme, davalının dava tarihindeki yerleşim yeri mahkemesidir fakat bu yetki kamu düzenine ilişkin kesin bir yetki değildir. Bu sebeple süresi içerisinde itiraz edilmesi halinde yetki incelenir, tarafların talep etmemesi halinde mahkemece re’sen göz önüne alınmaz.   

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder